SU KEMERLERİ - AQUEDUCTS

10 Nisan 2025 09:21

Kentler daha ilk kuruluşlarında su kaynakları yakınına, üstüne kurulurdu. Bir kale bile en uzun kuşatmalara dayanacak bir kaynağa sahip olmalıydı.

Greklerde yağmur sularının toplanması için birçok kuyu açılır ve kayalara sarnıçlar oyulurdu. Birçok özel evin kuyuları ve sarnıçları vardı, devletin kente getirdiği su ise herkesin kullanımına açıktı. Su evlere verilmez insanlar kovalarını testilerini şehir merkezlerinde, meydanlarında çeşmelerde doldururlardı. Greklerde çeşmelere bakmaları için atanmış yüksek düzeyde özel devlet görevlileri Magistratlar vardı.

Çoğunlukla komşularıyla savaşan ve bazen kuşatılan bir şehir için suyun dışarıdan getirilmesinin ciddi sakıncaları vardı. Çeşmeler genellikle yalın bir şekilde bir kayanın işlenmesiyle oluşturulurdu. Kaya yontularak yüzeyi düzeltilir, birkaç derin sarnıç yerleştirilirdi. Bu kayaların önüne bir sıra sütun eklenerek  kamusal alanlarla uyum sağlar hem de estetik görünürdü. Milet’te böyle çeşmeler vardı; Nympheon. Hemen yanlarında bazı tanrıların, nymphelerin heykelleri bulunurdu. Musluklar çeşitli başlıklı olabilirdi, en beğenilen ise aslan başıydı. Bunlar taştan veya tunçtan yapılırdı. Musluklardan akan su heba olmaz uygun görülen bir yere ,başka bir açık hazneye hatta başka bir çeşmeye de  yönlendirilirdi.

 

Uzak kaynaklardan suyu kentlere getirmek için Su Kemerleri inşa edilmiştir. Su yüksek bir kaynaktan basınçsız olarak borularla akıtılır, en önemli şey suyun seviyesini düşürmeden tepeleri aşmasıydı. İki tepe arasına ve geçilmesi gereken vadilerde  sukemerlerinden yararlanılırdı. Yolun geri kalan kesiminde su yeraltına döşenmiş kanallardan akıtılırdı. Su kemeri suyu kentin en yüksek noktasında suyun dağıtılacağı su kulesine Maksem’e verir, buna da Latince Castellum veya Piscina denilirdi. İlk örneklerinden biri M.Ö 691 yılında Asur başkenti Ninevah’da yapılmıştır (Ninova- Dicle kıyısında şimdiki Musul kenti yakınındaydı). Kente 80 km den su taşınırdı.

 

Romalılarda su işleri çok önemliydi, bu görev Curator Aquarum denilen en yüksek devlet görevlilerine verilirdi. Su uğraşı önemli bir iş koluydu, resmi su ustalarına Aquarius denilirdi.

En uzun Roma su kemeri Tunus’ta Kartaca’ya 140 km uzaktan su getirendir.

Bir su kulesinden suyu genellikle 3 ana boru dağıtırdı. Alttan üste doğru:

1 Boru; kamu suyu. Sokaklarda halkın içme suyunu karşılayan Opera Publica denilen çeşmeler içindi.

2. Boru; Tiyatro, Nymphaeum gibi resmi tesisler içindi. Bunlara Munera in Nomine Caesaris  (İmparator adına hayrat) denirdi.

3. Ana boru; özel kullanıcılar içindi.

Bu 3 ana borunun depoya bağlantıları, su çekme yükseklikleri farklıydı.  Böylece suyun azalması durumunda her 3 borunun aynı oranda su alması önlenirdi. En altta bir boru onun üstünde diğeri, en üstte de üçüncü boru bağlıydı. Depodaki su miktarı azalınca, su düzeyi alçalırdı. Bu durumda önce en üstteki boruya su gitmez,  özel kullanıcılar susuz kalırlardı. Sonra resmi tesisler. En alttaki ana boru Opera Publica kamu işi içindi. Böylelikle sokak çeşmelerinin suyu hiç kesilmezdi.

Efes yamaç evlerde 18 metre derinliğe kadar inen nynmphe kabartmalarıyla süslü kuyular vardı. Ayrıca burada yağmur suları da çatılar yardımıyla avlularda toplanırdı. Yamaç Evler  43 km uzunluğundaki Değirmendere (Kencherios) su kemerine bağlıydı.  Efes’e su taşıyan Değirmendere su kemerleri uzun yıllar eklemelerle Kuşadası’na da su taşımıştır.

Selçuk’un içinden geçip St. Jean’a kadar giden kemerler, Efes’in terkedilmesinden sonra yerleşim yeri olan Ayasuluk’a su taşımışlardır.

Anadolu’da Romalılardan kalma sayısız su kemerleri vardır. Bunların çoğu onarılmış ve kullanılmağa devam edilmiştir. Mimar Sinan da çok su kemeri inşa etmiştir. Mimar Sinan’ın Süleymaniye Külliyesinde bulunan türbesindeki kitabede şöyle yazar : “...Padişahın emriyle suyollarında özenle çalıştı, Hızır gibi hayatın esası olan suyu akıttı...”

 

Su kemerleri İngiltere’nin endüstri devriminde 18.ve 19.YY aynen nehirler gibi malzeme taşımasında da kullanılmıştır. Günümüze dek su kemerleri yapılmıştır. Sonuncusu ABD California’da 1990’da North Bay Aqueduct adında olandır.

 

NOTLAR

1.     Taksim ve Maksem: Osmanlı Devleti 18.YY’da Galata ve Beyoğlu’nun su sorununu burada yapılan maksem ile çözer. Maksemdeki su 64 çeşme, sebil ve 3 şadırvana buradan taksim edilirdi.

2.     Aquaduct-Aqueduct: Aqua- Su+Duct: Yol göstermek, önderlik- Latince ;Ducere duke-Dük lider, önder, bir soyluluk ünvanı; dukalık. Aqueduct suyu yönlendiren demektir. Aynı Viyadük kökenden: via-yol+duk, yolu yönlendiren, devam ettirendir.

Celal KÜÇÜK